Salı, Mart 26, 2013

[HABER ANALİZ] Ergenekon: ‘Delilden sanığa’ ulaşılan en büyük terör soruşturması (21 Mart 2013)





Ergenekon, bugüne kadar yapılmış en büyük terör örgütü soruşturması. 12 Haziran 2007’de Ümraniye’de bir evde 27 el bombasının bulunmasıyla başlayan süreç, en son eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un tutuklanmasına kadar uzandı.

Soruşturma ve dava boyunca sanıklar, avukatları ve onları destekleyen bir kısım medya tarafından bu soruşturmanın bir ‘tertip’ ve ‘kurmaca’ olduğu ifade edildi. Bu iddia, temel savunma argümanlarından biri oldu. Ama savcılığın mütalaada ortaya koyduğu deliller ışığında gerçeğin bununla ilgisi yok. Çünkü esas hakkındaki mütalaadan, ‘Ergenekon’ soruşturmasında ‘delilden sanığa (şüpheliye)’ gitme yöntemiyle yapılmış en büyük terör örgütü soruşturması açıkça görülüyor. Sanıkların ve delillerin irtibatları güçlü şekilde sıralanıyor.

     Ceza Muhakemesi Kanunu’nun en temel ve hukuki ilkelerinden biri ‘delilden sanığa’ ulaşma kuralıdır. 2005 yılında yürürlüğe giren CMK’da bu kural özellikle vurgulanmıştır. Ergenekon soruşturmasının gelişmesine bakıldığında bu ilkenin birebir uygulandığı görülüyor. Şevki Yiğit isimli bir vatandaşın Trabzon’dan jandarmaya yaptığı ihbar sonucu Ümraniye’de 27 el bombası bulunuyor. Bunun üzerine evde ikamet eden ihbarcı Şevki Yiğit’in oğlu Ali Yiğit ve evin sahibi Mehmet Demirtaş gözaltına alınıyor. Şüphelilerin ifadesiyle eski astsubay Oktay Yıldırım’a ulaşılıyor. Yıldırım’dan Muzaffer Tekin’e, onda çıkan belgelerden Muzaffer Şenocak, Aydın Yüksek ve Fikret Emek’e derken soruşturma ilerleyip Veli Küçük’e kadar dayanıyor.

     Savcıların her adımda yeni deliller bulması ve bu delillerden yeni sanıklara ulaşmasıyla soruşturma bugünkü davaya dönüşüyor. Normalde PKK, DHKP-C, Hizbut-Tahrir, Hizbullah ve benzeri terör örgütlerine dair soruşturmalarda polis önce ‘proje izni’ alır. Savcılığın başvurusu üzerine teknik takip yapılır, deliller bulunur sonra operasyon için düğmeye basılır. Ama Ergenekon soruşturmasında böyle bir proje çalışması olmadığı için baştaki sanıklara dair hiçbir teknik takip yok. İlk telefon dinleme kararı da soruşturma başlamasından birkaç ay sonra, bazı deliller bulunduğunda veriliyor. İşte bu durum 2 bin 271 sayfalık esas hakkındaki mütalaada delillerin elde edilmesi ve şüphelilere yönelik operasyonların yapılışının anlatılışında net görülüyor.

     Mütalaayı hazırlayan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi savcıları en başta, soruşturmaların delillerden sanıklara ulaşılması usulü ile yürütüldüğünü gösteren ‘Soruşturma Safahatı’ adlı özel bir bölüm hazırlıyor. Ve 12 Haziran 2007’den itibaren her sanığa hangi delilden ulaşıldığını tek tek anlatıyor. Sonuç olarak tüm bu somut gerçekler de, sanıkların iddiasının aksine Ergenekon soruşturmasının ‘tertip’ değil, CMK’nın sanık lehine olan ‘delilden sanığa’ gitme kurallarının uygulandığı bir hukuki süreç olduğunu gösteriyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder