Çarşamba, Ocak 09, 2013

Mahkeme, Balyoz’da soru işareti bırakmadı(zaman gazetesi,8.1.2013)





Türkiye’nin sivil yargıdaki ilk cunta yargılamasıyla ilgili mahkumiyet kararının gerekçesi açıklandı. Sistematik ve düzenli bir dille yazılan karar, dava sürecinde gündeme getirilen her iddiayı cevaplar nitelikte.
Sanıkların, ‘dijital delillerin sahteliği’ savunma stratejisi çöktü. Balyoz davası gerekçeli kararı, Balyoz savunmasının çöktüğünün ilanıdır. Şöyle ki, Balyoz davası sanıkları, en başından beri 11, 16 ve 17 No’lu CD’ler içindeki Balyoz, Oraj ve Suga planlarının sahte olduğunu öne sürdü. Bütün dosyayı, sadece bu iddia üzerinden çökertmeyi hedefleyen bir savunma stratejisi geliştirdiler. Bu strateji de aslında Balyoz sanıklarına ya da avukatlarına ait değil, 1. Ordu Komutanlığı’na ait.

    1. Ordu Komutanlığı askeri bilirkişileri, Mart 2010’da ‘sahte dijital’ iddiasını gündeme getiren Balyoz raporunu yayınladı. Daha sonra bütün savunma stratejisi de bunun üzerine inşa edildi. Ama Balyoz davası özel hukuk alanında değil yani, icra dosyası ya da borç sözleşmesinde olduğu gibi imzalı belge olmazsa, dava ortadan kalkmış olmuyor. Ana belgeleri destekleyen çok sayıda yan delil, tanık, ikrarlar var.  Mahkeme ise bunları bir bütün olarak değerlendirdi ve sonuç olarak gerekçelerini sıraladı. Mahkeme, ilk olarak sanık tarafın ‘delil değil’ dediği seminer ses kayıtları ile Balyoz Harekat planını karşılaştırmış. Kararda, 5-7 Mart 2003’teki seminerde konuşulanların Balyoz planıyla birebir örtüştüğü belirtiliyor.
         Sadece seminer kaydı da değil, Çetin Doğan’ın 20 Aralık 2002’de, yaptığı Karargah değerlendirmesinin de Balyoz’la uyumlu olduğu tespitinde bulunuyor. Bu tarih, Balyoz’un tartışıldığı ‘Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo’nun hazırlanmaya başlamasından sadece bir hafta sonra. Bunun dışında, mahkeme Oraj ve Suga’daki yazılanlar ile Balyoz sanığı İzzet Ocak imzalı belgedekilerin aynı olduğunu tespit etmiş. Belgedeki, imza da kriminal laboratuvar tarafından incelenip Ocak’a ait olduğu belirlenmiş. İhbar üzerine 6 Aralık 2010’da Gölcük Donanma Komutanlığı’nda yapılan aramada elde edilen belgeler içinde Çarşaf ve Sakal isimli eylem planlarının eklerinin bulunduğu vurgulanmış. Bununla beraber gerekçeli kararda; *2229 belge içinde sanık imzalarını taşıyan bir çok belge var.
    *Gölcük’ten ele geçirilen harddiskte çıkan belgelere göre, 17-19 ocak 2011 tarihlerinde Poyrazköy’de yapılan kazılarda 1.200 tabanca fişeği, 900 adet uzun namlulu silah fişeği, patlayıcı madde, infilak ve saniyeli fitil ele geçirildi.
    *Çetin Doğan’ın 5 Nisan 2010 tarihli avukatları aracılığıyla dağıttığı mektubunda, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün, kendisine darbeyi sorduğunu açıklayarak suç ikrarında bulundu.
    *Eskişehir ve Gölcük’te bulunanlarla gazeteci Mehmet Baransu’nun teslim ettiği Balyoz belgeleri uyumlu.
         Bunlar sadece birkaç tespit. Sonuç  olarak, mahkeme, dosyayı bir bütün olarak değerlendirdi, tüm delilleri tek tek irdeledi. Mahkeme, ceza dosyası olduğu için her sanığı, her delili birbiriyle bağlantılı olarak değerlendirirken, sanıkların sadece sahteliğe odaklanması kendi zararlarına oldu. Çünkü Balyoz darbe planı, ceza davası, ‘özel hukuk’ konusu değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder