Cuma, Ağustos 23, 2013

Balyoz davasına son raund

Balyoz davasına son raund

Balyoz davasına son raund

22 Temmuz 2013 / BÜŞRA ERDAL
İstanbul 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde 20 yılı bulan hapis cezaları ile sonuçlanan Balyoz Darbe Davası temyiz aşamasında. Yargıtay 9’uncu Ceza Dairesi’nde görülen davada sanık avukatlarına ‘sınırsız’ savunma hakkı verildi.
Tarihî Balyoz Darbe Planı Davası, önemli bir aşamayı daha geçiyor. Yerel mahkemenin hükmünü vermesinin ardından Yargıtay temyiz incelemesini başlattı. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 365 sanıklı ‘Darbe teşebbüsü’ davasında 361 sanık hakkında verilen hükmü inceleyip ‘bozma’  ya da ‘onama’ şeklinde karar verecek. Bunun için öncelikle normal yargılamadan farklı, sadece sanık avukatları, izleyiciler ve gazetecilerin katılımıyla gerçekleşen duruşma yapılıyor. 361 sanığın avukatı tek tek savunma yapıyor. Burada en dikkat çekici olan Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin ‘sınırsız savunma’ uygulaması.
Balyoz darbe planı, 20 Ocak 2010’da Taraf gazetesinde yayınlanmasıyla gündeme geldi. 16 Aralık 2010’da başlayan davada 365 sanık eski 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 147’inci maddesindeki, “Türkiye Cumhuriyeti İcra Vekilleri Heyetini cebren iskat veya vazife görmekten cebren menedenlerle bunları teşvik eyleyenlere ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezası hükmolunur” düzenlemesine göre müebbet hapis talebiyle yargılandı. Ancak, bu suçun eksik teşebbüs aşamasında kaldığı gerekçesiyle haklarında indirime gidilerek 20 yıla kadar hapis cezası istendi. Yaklaşık 21 ay sonra 21 Eylül 2012’de biten davada 325 sanık ağır cezalara çarptırıldı. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği kararda cuntanın liderleri Özden Örnek, Çetin Doğan ve İbrahim Fırtına 20 yıl, 321 sanık ‘darbe teşebbüsü’ suçundan 13 yıl 4 aydan 18 yıla kadar çeşitli hapis cezaları alırken bir sanık da gizli belgeleri saklamak suçundan 6 yıl hapse mahkum oldu.
Dosyada bir sonraki önemli aşama 17 Haziran 2013’te yaşandı. Yargıtay Başsavcılığı, dava dosyasını inceleyerek hazırladığı tebliğnamede mahkemenin hükmü doğrultusunda taleplerde bulundu. Çetin Doğan’ın aralarında bulunduğu 258 sanık hakkındaki hapis cezasının onanmasını istedi.
‘Dijital deliller hukuka uygun’
Başsavcılığın tebliğnamesinin dikkat çekici  başka boyutları da vardı. Delillerle ilgili tartışmalara ışık tutacak tespitler anlatıldı. Buna göre, sanıklar ve avukatların en önemli savunma argümanı olan ‘sahte delil’ iddiası için, “Dijital delillerin elde edilişinde hukuka aykırı bir durum yoktur” denildi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları ışığında gerçek olduğu anlaşılan dijital delillerin hukuka uygun, mahkumiyete esas alınabileceği kaydedildi. Tebliğnamede diğer birçok tespit de yerel mahkemenin mahkumiyet için verdiği gerekçelerle de paraleldi. Buna göre, suç ‘darbe suçu ve hedef hükümet’,  eylemlerin düşünce ve plan aşamasını geçtiği, icrai hareketlere başlandığı; ancak elde olmayan sebeplerle darbenin gerçekleşmediği kaydedildi. Darbe suçunun oluşumu için örgütün şart olmadığı ifade edilirken, “Siyasi iktidarın ortadan kaldırılması için bir araya gelen oluşum tarafından icra edilecek stratejilerin bulunması gerekir. Öncesi ve sonrası planlanmadan ani bir hareketle darbe suçunun işlenmesi mümkün değildir” denildi. Balyoz cuntasının 12 Eylül 1980 darbesinin eylem planı olan ‘Bayrak eylem planı’nı örnek aldığı belirtildi. Bu tespitler ışığında, 256 sanık hakkındaki mahkûmiyetlerin onanması, 2 sanığın mahkûmiyetinin ise düzeltilerek onaması istendi. 67 sanığın mahkûmiyetine bozma, 35 sanığa beraate onama, bir sanığın ise beraatine bozma istendi. 63 sanığın, amaç suçu benimseyen yapı içerisinde yer aldıkları; ancak icra hareketi niteliğinde bir faaliyette bulunduklarına dair yeterli delil elde edilemediğinden bozma talep edildi. Diğer 4 sanığın eyleminin ise görevi kötüye kullanma suçu sayılacağı gerekçesiyle mahkûmiyetlerinin bozulması talep edildi.
Konferans salonu gibi!
Bütün bu süreçten sonra gözler şimdi Yargıtay’da. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı ve Yargıtay Başsavcılığı’nın tebliğnamesinden sonra son söz Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nde. Terör, organize suçlar ve darbe gibi devletin güvenliğine ilişkin suçlara bakan bu daire, tebliğnameden hemen sonra sanık avukatlarının talepleri doğrultusunda duruşma günü belirledi. 15 Temmuz 2013’te başlayan ve hâlâ devam eden temyiz duruşmaları Silivri’deki yargılamadan farklı.
15 Temmuz sabahı, bu kez Silivri değil, Ankara’daki Yargıtay’da idi gözler. Yine her ilk duruşmada olduğu gibi medyanın, avukatların ve izleyicilerin yoğun ilgisi vardı. 9. Ceza Dairesi’nin akredite yapmasına rağmen sabah erken saatlerde Yargıtay binasının önünde kargaşa yaşandı. Duruşma, Yargıtay’ın büyük konferans salonunda olduğu için yer  vardı ve duruşma başladıktan kısa bir süre sonra dışarıdaki gazeteci ve izleyiciler de salona alındı. Daire, duruşmada savunma yapacak sanık müdafilerinin listesini yapmıştı. Toplamda savunma yapacak avukat sayısı 117 oldu. 40 gazeteci de duruşmayı izlemek için akredite edilmiş. Herkes salonda yerini alınca ilk duruşma başladı. Yerdeki halı, deri koltuklar ve normal mahkeme salonlarında daha alçak hâkim ve savcı kürsüleri, duruşmadan çok konferans havasını andırdı. Bu tabloya bir de saatte bir elinde tepsi ile su dağıtan Yargıtay görevlileri eklenince gerçekten farklı bir tablo ortaya çıktı. Ardından rutin Yargıtay uygulaması olarak daire başkanı Ekrem Ertuğrul, temyiz duruşması prosedürünü anlattı. Eski 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu’na (CMUK) göre Yargıtay’ın kendine has farklı bir yargılama şekli vardı. Sanıklar olmadan müdafileri ve izleyiciler huzurunda savunma alınacaktı. Ve daire de, sanık avukatlarının soyadına göre alfabetik olarak savunma sırası belirlemişti. Bu durum, avukatlarca tepkiyle karşılandı. Normal yargılamadaki gibi iddianame sırasına göre en önemli sanıktan yani Emekli Orgeneral Çetin Doğan’dan başlayarak savunma yapılması talep ediliyordu. Israrlı taleplere rağmen daire başkanı geri adım atmadı ve ilk olarak Halil İbrahim Fırtına’nın avukatı Kazım Yiğit Akalın savunmaya başladı. Burada da yine sanık avukatlarının taktiği devreye girdi. 60 sanık avukatı 400 sayfalık ortak savunma hazırlamıştı. Avukat Akalın’ın bunu okumaya başlamasıyla duruşmaya geçilmiş oldu.
Yargıtay duruşmasında dikkat çeken en önemli husus, daire başkanının sanık avukatlarına savunma süresi konusunda kısıtlamaya gitmemesi oldu. Yine burada, avukatlar yerel mahkemede kendilerine savunma için yeterli süre verilmediğini eleştirdi. Ancak şu bir gerçek ki, ilk ana savunmalarda sadece Çetin Doğan ile eski kuvvet komutanları Özden Örnek ve İbrahim Fırtına birer günlük uzun savunma yapmıştı. Ortak alınan karar ile diğer sanıklar sadece 5’er dakika savunma yapmıştı. Bu savunma taktiği tüm sanıklar ve avukatlarının ortak kararı idi. Asıl savunmada 5’er dakika zaman kullanıp daha sonraki süreçte ve dava biterken ‘Savunma için süre verilmedi’ demek ciddi bir yaklaşım olarak kabul görmedi. Savunma tarafı için bu durum küçük, hatırlanmaya değmeyecek bir teferruat sayılabilecek olsa da, bu bilgiler dava dosyasında mevcut.
9. Ceza Dairesi’nin ‘sınırsız’ savunma vaadiyle başlayan temyiz duruşmaları bütün sanık vekillerinin savunması ile son bulacak. Bundan sonra ise, daire üyeleri kendi aralarında toplanıp karar hükümle ilgili onama ya da bozma kararı verecek. Bu biraz daha zaman alacak ama gerçek şu ki, Balyoz Darbe Planı Davası son dönemecinde. Yargıtay, sahte delil, savunma hakkı ihlali gibi çok sayıda iddiayı değerlendirerek son sözü söyleyecek.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder