Pazar, Mayıs 26, 2013

Dink davasında Susurluk riski (16 Mayıs 2013,Zaman)

 


- İSTANBUL
 
Hrant Dink cinayeti davası, yargı makamlarının attığı ilginç adımlarla bir satranç oyununa dönüştü.

Mahkeme savcısı, esas hakkındaki mütalaasında “büyük örgüt Ergenekon” derken, mahkeme, “örgüt yok” kararı verdi. Yargıtay Başsavcılığı yine Ergenekon’u işaret edip, “Devlet örgütü bulmalı.” dedi. Son olarak Yargıtay 9. Ceza Dairesi ise “Örgüt var ama silahlı değil adi suç örgütü.” diyerek yerel mahkemeden bu yönde karar vermesini istedi. Yani Ergenekon aradan çıkarıldı. Yargıtay’ın açıklaması, ‘örgüt’ tespiti sebebiyle kısmen olumlu gibi görünse de, aslında Dink davasında da, Susurluk’a benzer bir akıbeti akla getiriyor.

Dosya, Yargıtay’ın kararına gerekçe yazmasının ardından tekrar İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gelecek. Dink cinayeti soruşturmasıyla ilgili daha ilk başta iddianamede “terör örgütü eylemi” denildi. Ergenekon soruşturması başlayınca, cinayete giden süreçte boy gösterenler, bu örgütün üyesi ya da yöneticisi olmakla suçlandı. Ergenekon’da, büyük resim yavaş yavaş ortaya çıksa da Dink cinayeti bu aydınlanmadan nasibini almadı. Daha sonra savcı Hikmet Usta önemli bir çıkış yaparak, cinayeti Ergenekon örgütünün Trabzon hücresinin işlediğini iddia etti. Savcı, büyük örgüt olarak Ergenekon’u işaret etti ama mahkeme, örgüt olmadığı hükmüne vardı. Gerekçeli kararında da, cinayetin, üç beş kişinin milliyetçi duygularla işlediği bir olay olmadığını, fail ve maktulün özel olarak seçildiğini ama bunları ispatlayacak delilleri de bulamadığını ifade etti. Devamında, “Cinayet için ortada tahmin edilenden daha büyük bir terör örgütü olmasaydı delillere daha kolay ulaşılacağı mantıksal olarak çıkarılabilecek bir sonuçtur.” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu (DDK) da hazırladığı raporda cinayet soruşturmasının etkin yapılmadığını, kamu görevlilerinin dokunulmazlık zırhına büründüğünü tespit etti. Bütün bu gelişmelerden sonra gözler Yargıtay’a çevrildi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Ocak 2013’te Ergenekon’a çok uyan bir tespitle cinayetin örgütlü yapı tarafından işlendiğini belirterek, amacın da ülkede kaos çıkarmak olduğunu söyledi. Hem duruşma savcısı hem de Yargıtay başsavcısı, “Cinayetin arkasında büyük bir örgüt var.” tespitinde bulunsa da, Yargıtay 9. Ceza Dairesi, “Örgüt var ama silahlı terör örgütü değil, adi bir suç örgütü.” dedi. Herhangi bir soruşturma eksikliğine de vurgu yapmadı, sadece verilen hükmü bozdu. Yargıtay’ın açıklaması, ‘örgüt’ tespiti sebebiyle kısmen olumlu gibi görülse de, aslında Dink davasında da, Susurluk’a benzer bir akıbeti akla getiriyor.

Susurluk davasında, olayın perde arkasını araştıran mahkeme başkanı Sedat Karagül değiştirilip yerine hakim Metin Çetinbaş (emekli olunca Ergenekon sanık avukatı oldu) getirilmiş ve dava adi bir suç örgütü olarak bitirilmişti. Dönemin Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu da, adi çete suçundan verilen düşük hapis cezalarının onanmasını talep etmiş, Yargıtay 9. Ceza Dairesi de onamıştı. Aynı bu şekilde, Dink mahkemesi de, bu karar doğrultusunda örgüt suçundan ceza verip Yargıtay da bunu onarsa ikinci bir Susurluk vakası yaşanabilir. Dink ailesinin avukatı Fethiye Çetin, “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tebliğnamesi açıklandığında ‘6 yıl öncesine döndük.’ demiştim. Şimdi 6,5 yıl sonra başlangıçtaki noktadan birkaç adım daha gerideyiz.” diyor. Öte yandan, böyle giderse TMK 10 ile görevli savcı Muammer Akkaş’ın elindeki cinayetle bağlantılı olduğu iddia edilen kamu görevlileriyle ilgili soruşturma dosyası da akim kalma tehlikesiyle karşı karşıya.

Bütün bu gelişmeler ışığında sorulması gereken şu: “O kadar hukuk, yargı reformu neden yapıldı? Ergenekon ve Balyoz gibi derin devlet, cunta yargılamaları niye eksik bırakılıyor? Yargıtay Başsavcılığı, bozma talebinde, Susurluk’a atıfta bulunarak, “örgüte ilişkin tüm yapının ilk aşamada ortaya çıkarılamamış olmasının yakalanan sanıkların eylemlerinin niteliğini değiştirmeyeceği” tespitinde bulunup geri kalan yapılanmanın ortaya çıkarılmasının da devletin görevi olduğunu vurgulamıştı. Yargıtay, kararıyla bunun önünü tıkıyor. Yıllardır, Ergenekon davasıyla ortaya çıkan gerçekler, dava savcısının büyük örgüt tespitleri, Dink cinayetinden operasyon olarak bahseden Kafes Eylem Planı hepsi bir kalemde siliniyor.


http://www.zaman.com.tr/gundem_dink-davasinda-susurluk-riski_2090327.htm

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder