Cumartesi, Kasım 26, 2011

Haccın en güzel hediyesi;Umre... (17 Kasım 2011 tarihli Yeni Bahar dergisinde yayınlandı

Haccın en güzel
hediyesi: Umre



Kutsal topraklarda nefes alıp vermek, Efendimiz’in (sas) ayağının değdiği yerlerde namaz kılmak büyük bir lütuf. Bu mukaddes havayı soluyamayanlar için hurma, zemzem gibi hediyeler almak şüphesiz anlamlı. Ancak yüreği Kâbe aşkıyla yananlar için tavaf ve umre hediyesinin değeri bir başka.

BÜŞRA ERDAL-MEKKE

İslâm’ın beş şartından biri olan hac, namaz, oruç gibi Müslüman’ın şahsında müşahhaslaşan özel bir ibadet. İnananların, hayattayken sağlığı ve maddî durumu izin verdiği ölçüde bu ibadeti yerine getirmesi gerekiyor. Kutsal topraklara ayaklarını değdirip, Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’le inşa ettiği Kâbe’nin etrafında pervane olması, bütün dünya işlerinden uzaklaşıp, Peygamber’in yürüdüğü topraklarda O’nun (sallallahu aleyhi ve sellem) izini sürmesi isteniyor. Kul bu sayede geçmiş bütün günahlarından arınıp, bir daha günah işlemeyeceğine söz vererek yeniden hayatına devam etme şansı yakalıyor.

Çünkü bu ibadet aynı zamanda, hediyeleşme sünnetinin en güzel araçlarından biri. Kutsal topraklara gidenler, muhakkak zemzem, hurma, tesbih, seccade gibi hediyelerle geri dönüyor. Yakınlarına, sevdiklerine kutsal toprakların kokusunu, havasını götürme amacının yanında haccını yerine getirmiş olmanın mutluluğunu birlikte yaşamak adına. Bu armağanlardan daha makbulü; Harem-i Şerif’te anne-babaya, evlatlara, sevilen ve kıymetli insanlara yapılan ismen dualar. Ancak en güzel hediye şüphesiz Türkiye’den kutsal topraklar için yola çıkan hacı adaylarının, kendi umrelerini ya da haclarını gerçekleştirdikten sonra sevdikleri için de umre veya hac yapması. Kimi umresini Harem-i Şerif’i, Arafat’ı göremeden vefat eden babasına kimi dedesine kimi de kardeşine ve evladına armağan ediyor. Ayrıca hayatta olup da buralara gelmek isteyip gelemeyenlere yaptığı umrenin sevabını hediye etmek isteyenler de var. Zira dinimize göre, ölen ya da sağlık durumu elvermeyen biri yerine hac yapılabiliyor. Bu durumda, kişi bir kez kendisi için yapmışsa, daha sonra ikinci kez başkası için hacca gidebiliyor. Ancak hac, yılda bir kez, sınırlı bir zamanda yapıldığı ve maddî olanak gerektirdiğinden başkaları için yapmak biraz meşakkatli olabiliyor. Bu yüzden her zaman yapma imkânına sahip olduğumuz umreyi hediye etmek daha kolay. Zaten hanefî mezhebine göre ölmüşlere umre armağan edilebiliyor.

Haccın bir ön ibadeti olan ve yarı hac kabul edilen umre için, mikat sınırına girmeden niyet ediliyor. Hacca gidildiği zaman başka birine hediye olarak umre yapılacaksa ‘temettü’ haccına niyet etmek gerekiyor. Temettü haccı için de mikat sınırını geçmeden niyet ediliyor. Kutsal topraklara geldikten sonra önce tavaf, tavaf namazı, sonra Harem-i Şerif’te Safa ile Merve arasında sa’y yaptıktan sonra Merve’de dua edip saçın kesilmesiyle ihramdan çıkılıyor. Bundan sonra ihtimale göre hac için en az 6 gün kalmış oluyor. Bu süre zarfında kutsal topraklarda Nur Dağı, Rahmet Tepesi gibi mekânlar ziyaret edilebileceği gibi zamanın büyük bölümü Harem-i Şerif’te namaz kılarak, Kur’an-ı Kerim okuyarak ve çokça dua edilerek geçiriliyor. İşte umre ile hac arasında kalan bu zaman diliminde tekrar umre yapma imkânı olabiliyor. Bu sırada Kâbe’ye yaklaşık yarım saat uzaklıktaki mikat sınırı yani Harem’e en yakın yer olan Tenim’e gidilip buradaki büyük, beyaz camide ihrama girip umreye niyet ediliyor. İşte bu ikinci umreyi vefat eden bir sevdiğinize hediye etmek için onun adına niyetlenebiliyorsunuz. Mekke’ye hacı olmak için gelenler arasında Erol Yüksel gibi hediye umreye niyetlenen epey insan var. Yüksel, rahmetli babası için umre yapma gerekçesini şöyle anlatıyor: “1998 yılında vefat etti babam. Çok fakir bir aileydik. Sağlık durumu ve maddî imkanları el vermedi kutsal toprakları görmeye. Vefat ettiğinde ben başka yerdeydim. Cenazesine de yetişemedim. O zamandan beri içimde bir ukde vardı. ‘Ne yapabilirim? Bir evlat olarak, babamın üzerimdeki hakkını nasıl ödeyebilirim?’ diye çok düşündüm. Annem geçen yıl umreye gelmişti. Ben de o nedenle bu sene babama hediye olarak umre göndermeye niyet ettim. Bir baba ya da annenin hakkı hiçbir zaman ödenmez. O bizim varlığımızın vesilesi. Çok şey yaptım diyemem, ama imkânımı babam için değerlendirmeye çalıştım. Babam vefat ettiğinde bir rüya görmüştüm. Onunla rüyamda vedalaşmıştım. Umre yapınca adeta onunla yeniden kucaklaşmış gibi oldum. Hüzün ve sevinci bir arada yaşadım.”

Dinimizde tavaf hediyesi olduğunu da hatırlatan Yüksel, babası için tavaf da yapıp ruhuna hediye olarak gönderiyor: “Nasıl bir Kur’an okuyup peygamberlerimize gönderiyoruz. Ben de buraya gelemeyen, selâm gönderenler için tavaf yaptım. Tavafta isimlerini sayıp onlara bağışladım.” Kutsal topraklarda tanıştığımız Türk hacı adaylarından Meryem Hanım, bu sene anne-babasının hac için çok niyetlendiğini ancak onlara değil, eşi ve kendisine kısmet olduğunu dile getiriyor. Annesinin evde küçük çocuğuna baktığını söyleyen Meryem Hanım, onun için de bir umre yapıp ardından sevabını hediye etmeyi düşünüyor. Mustafa Kaya ise sevabını eşine hediye ettiği bir umre ibadetini yerine getirmiş durumda.

Kutsal topraklara ulaşmak, burada nefes alıp vermek, Peygamber Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) ayağının değdiği yerlerde namaz kılmak büyük bir lütuf. İnsan buraları gördüğünde, 14 yüzyıl öncesini yeniden yaşadığında, yenilenen tarihe şahit olduğunda en çok da Harem-i Şerif ve Arafat’la buluşamayan sevdiklerine üzülüyor. İbadetlerini yaparken aynı zamanda hüzün de yaşıyor bu sebeple. Ama İslâm dini öyle güzel ve mübarek ki, hacıların hüznünü sevince dönüştüren bir formül sunmuş onlara. Burada edilen duaların yanı sıra umre ve tavaf hediye etme olanağı da vermiş inananlara. Allah’a sonsuz nimetler barındıran dinimizi bize yaşattığı için şükrediyoruz. Müslümanlar, inşallah hacı olarak döndükleri kutsal topraklardan valizler dolusu hurma, zemzem, tesbih, seccadenin yanında hiçbir kaba sığamayacak kadar büyük manalar ifade eden umre, tavaf, dua hediyeleri ile geliyor... b.erdal@zaman.com.tr (YENİ BAHAR)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder