Yüksek ama başı eğik bir yargı – Büşra Erdal
Türkiye’de ilk kez kararlarından dolayı tutuklanan birinci derece hakimler Metin Özçelik ve Mustafa Başer’in Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nde 6’ıncı duruşması vardı. 300’den fazla kişi alabilecek kapasitede büyük bir salon ve geniş koltuklar… Yargılama şekliyle normal adli mahkemelerden daha rahat bir ortam. Savcı kürsüsünün heyetten ayrı ve biraz daha aşağıda yer alması da görüntü olarak olması gerekene daha yakın. Daire Başkanı, “Herkesin geçmiş bayramını tebrik ediyoruz.” diyerek duruşmayı açtı. Yani görüntü iyi.
Duruşma başlıyor ve bakıyorsunuz görüntü var ama ses yok. Kocaman boş salonda hakimlerin yakınları ve birkaç meslektaşıyla az sayıda gazeteci var. İzleyici bölümünde en önde hakim Özçelik’in annesi, arkasında Mustafa Başer’in annesi oturuyor. Dikkatlice duruşmayı seyrediyorlar. Bu kadar küçük izleyici grubunun başında bellerinde silahlar olan güvenlik görevlileri koğuş ağası gibi dikiliyor. Gözleri izleyicilerin ellerinde, gazetecilerin yazdıklarında. Her hareket gözetleniyor. Salonda dolaşarak arada bir seyirci ya da gazetecinin başına gidip telefonları kontrol ediliyor. Devamlı bir göz hapsi.
Hukuktan kaçarak nereye kadar?
Daha başta bir önceki duruşmada yaşananların etkisi sürüyor. Önceki duruşmada üye Mustafa Kurtaran savunma yapan hakimlere karşı gülmüştü. O gülüş de mahkeme salonunda gerginliğe ve tartışmaya neden olmuştu. İşte o tartışma sırasında Yargıtay üyesi ve savcısının sanıklar ve avukatlarına sarf ettiği hakaretamiz sözler görüntülü kayıttan tutanağa geçirilirken ‘anlaşılamadı’ denilerek sansürlenmiş. Tutuklu hakimler ve avukatları bizzat yaşadıkları o tartışma kısmının tekrar huzurda dinlenip tutanağa tam geçirilmesini talep ediyor. Başkan Şentürk ise, ‘tutanağa eksik geçmiş olabilir, ama biz biliyoruz ’diye geçiştiriyor. Buna karşılık hakim Özçelik de ‘Bu dava burada kalmayacak. Mahkumiyet çıkarsa temyiz edilecek. Hak ihlali konusunda Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidilecek. O mercilere sizin hafızanız değil, dosya içeriği götürülecek” diyerek o kısa bölümün huzurda dinlenmesi gerektiğini vurguluyor. Ama yine başkan görüntülü kayıtların dinlenmesinin davayı uzatmaya yönelik olduğunu ileri sürüp talebi reddediyor. Halbuki o duruşmadaki yaşananlar reddi hakim sebebi ve savcı hakkında suç duyurusunda bulunulma ihtimali var. Bunlar acil ve davanın özünü ilgilendiren konular. Durum bu iken, ‘sonra bakarız’ diyerek geçiştiriliyor. Bir heyet ki kendi duruşmasında herkesin gözü önünde yaşananları tutanağa geçirmekten, ifşa etmekten korkuyor. Dosyadan delil kaçırıyor, herkesin gözü önünde.
Daha başta bir önceki duruşmada yaşananların etkisi sürüyor. Önceki duruşmada üye Mustafa Kurtaran savunma yapan hakimlere karşı gülmüştü. O gülüş de mahkeme salonunda gerginliğe ve tartışmaya neden olmuştu. İşte o tartışma sırasında Yargıtay üyesi ve savcısının sanıklar ve avukatlarına sarf ettiği hakaretamiz sözler görüntülü kayıttan tutanağa geçirilirken ‘anlaşılamadı’ denilerek sansürlenmiş. Tutuklu hakimler ve avukatları bizzat yaşadıkları o tartışma kısmının tekrar huzurda dinlenip tutanağa tam geçirilmesini talep ediyor. Başkan Şentürk ise, ‘tutanağa eksik geçmiş olabilir, ama biz biliyoruz ’diye geçiştiriyor. Buna karşılık hakim Özçelik de ‘Bu dava burada kalmayacak. Mahkumiyet çıkarsa temyiz edilecek. Hak ihlali konusunda Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidilecek. O mercilere sizin hafızanız değil, dosya içeriği götürülecek” diyerek o kısa bölümün huzurda dinlenmesi gerektiğini vurguluyor. Ama yine başkan görüntülü kayıtların dinlenmesinin davayı uzatmaya yönelik olduğunu ileri sürüp talebi reddediyor. Halbuki o duruşmadaki yaşananlar reddi hakim sebebi ve savcı hakkında suç duyurusunda bulunulma ihtimali var. Bunlar acil ve davanın özünü ilgilendiren konular. Durum bu iken, ‘sonra bakarız’ diyerek geçiştiriliyor. Bir heyet ki kendi duruşmasında herkesin gözü önünde yaşananları tutanağa geçirmekten, ifşa etmekten korkuyor. Dosyadan delil kaçırıyor, herkesin gözü önünde.
Bu yazıda izlenimlerime yer verdim ki son bir şey anlatmasam fotoğraf eksik kalır. Enteresandır, önceki duruşmalarda gülmesi ile ortamı geren üyenin bu kez duruşmada somurtması dikkat çekiciydi. Öte yandan tutuklu hakimlerin tahliye talebi sırasında dairenin tüm üyelerinin başını eğmesi yargılamanın genel halinin bir itirafı niteliğindeydi. Özellikle hakim Özçelik’in, Avrupa Yargıçlar Birliği’nin Mustafa Başer ve kendisini insan hakları ödülüne aday gösterdiği metni okurken ki halleri. Biri de başını kaldırıp tutuklu hakimlerin gözlerine bakamadı. Vicdanlarının harekete geçmesinden korktukları için mi, yoksa yaptıkları işten utandıkları için mi bilinmez. O heyet, başkan Şentürk ve üyeler başları eğik bir yargılama yapıyor. Utanılacak bir iş yaptıklarının farkındalar. Eğer daha da fazla utanılacak bir hale düşmüyorlarsa o da tutuklu hakimlerin nezaketinden.
b.erdal@yenihayatgazetesi.com
b.erdal@yenihayatgazetesi.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder