Ergenekon sanıkları, ‘kaos oluşturarak siyasi iktidarı iş göremez hale getirmek’ suçlamasıyla yargılanıyor.
Danıştay
saldırısı, Cumhuriyet mitingleri hep bu hedefe yönelikti. Dün, kaos
yönteminin Ergenekon örgütünün yargılandığı davada bir kez daha hayata
geçirildiğini gördük. Yıllardır sivil iktidara yönelik eylemlerin
benzeri bu kez mahkeme heyetine karşı işletildi. İşçi Partisi’nin,
günlerce yaptığı ‘8 Nisan’da Silivri’ye’ çağrısı, CHP’nin de desteğiyle
amacına ulaştı. Dışarıda bariyerleri yıkıp mahkemeyi basmak isteyen
göstericiler, duruşma salonunda ise bütün anayasa ve yasal teminatları
ayaklar altına alıp mahkemeyi iş göremez hale getiren CHP’li vekiller ve
bir grup gazeteci vardı.“Silivri’yi basacağız” sloganları eşliğinde Ergenekon mahkemesine gelen eylemciler için yoğun güvenlik önlemi alındı. Mahkeme salonuna da, yaklaşık 200 izleyici, 200 avukat, baro başkanları, gazeteci ve 40 civarında milletvekili alındı. Normal bir yargılama için bunlar muazzam rakamlar, davanın “alenilik” ilkesini fazlasıyla karşılıyor. Ama Ergenekon davasında konu yargılamayı takip etmek değil, engellemek olunca maniple edilen konuların başında geliyor. Savcıların esas hakkındaki mütalaayı açıklamasının hemen ardından yapılan duruşmada da bu yaşandı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hasan Hüseyin Özese, celseyi açarken “Seyirciler sessiz sedasız izlemek zorunda, yoksa dışarı çıkarırız.” uyarısında bulundu. Bu sırada koridorda bekleyen CHP milletvekilleri Muharrem İnce, Bülent Tezcan ve basın bölümündeki Mahmut Tanal hep birlikte mahkeme heyetine bağırmaya başladı. Bazı gazetecilerin de eşlik ettiği vekiller, salonda kendilerine ayrılan yeri beğenmemişti. CHP’li vekiller, eskisi gibi, aslında avukatlara ait olan ama yargılama sırasında gazetecilerin oturmasına izin verilen bölüme geçmek istedi. İnce, bir yandan kendisi bağırırken bir yandan da gazeteci bölümündekilere dönüp “Niye susuyorsunuz, bağırın.” diye talimat verdi. Olayın tuhaf yanı, “Salonda basın engelleniyor” diyenler aslında gazetecilerin iş yapmasını kendileri engelliyordu.
Bu ortam altında yargılama bir türlü başlatılamadı. Sanıkların bir an önce yargılanabilme hakkını gasp eden, TCK’ya göre açıkça yargıyı etkileme suçunu işleyen bir CHP vardı. Özese’nin, “Burası Türkiye Cumhuriyeti mahkemesi” sözüne de salondakilerden yuhalama ve alkışla protestolar geldi. Dışarıda bariyerleri, beton direkleri yıkıp tel örgüleri söken göstericiler ve içeride de CHP’li vekillerin fiili müdahalesi Ergenekon davasında yargılama yaptırtmadı. CHP’li vekiller, Ergenekon örgütünün kaos taktiğini Silivri’deki mahkeme salonunda çok iyi hayata geçirdi.
http://www.zaman.com.tr/gundem_silivride-yargiya-darbe-girisimi_2075599.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder